30 Eylül 2010 Perşembe

Mim'li BEN : 5 KÜçük itiraf...

Yine bir Mimle karşındayım sevgili DOZ'sever , Mimleyen mi Kim yazılarını bayılarak okuduğum ve yakın bi zamanda pek de duyarlı bi kampanyayla ('ONLAR İÇİN' e-kitap) karşımızda olacak zat-ı muhterem C3moi .Teşekkürler C3moi . . .

Mim konusu:5 küçük itiraf ama öyle çok dandik şeyler olmayacak adam akıllı ama açıklamaya çekinmeyeceğiniz sırlarımızı paylaşıyoruz.

*MSN 'ye sık sık offline girip sadece istedikleriyle konuşan ,
*Üniversitedeyken kimse ondan beklemezken gayet soğukkanlı bi şekilde ve hiç çaktırmadan şakır şakır kopya çeken,
*Ekşi sözlük yazarı olup(nickim bu değil aramayın boşuna:),ona buna sallayan,
*Çoğu insanın tanımadan önce görüp,soğuk ve havalı bulup nefret ettiği,
*Gece gezmelerinden ve Cluplardan nefret etmesine rağmen dansa aşığı olan,

 Kadın benim,İtiraf ediyorum ( burda gözlerimde siyah bant var:)

Mimlerimki,

Duyguseli
İllegalsmile...

Üretici ve yaratıcı Ben : Memleket evim ( devam )

Bugün Pek bi mutluyum sonunda 100 izleyiciye ulaşmış bulunmaktayım,İzleyicilerimi seviyor 100.izleyicim olan Neslinnce'ye Hoş geldin neslinnce doğru yerdesin diorum :)
Bugün yine memleket evimden manzaraları paylaşıcam sizinle,Bugün benim oturma odamdasınız...
Sıcak ve huzur veren renkler seviyorum ben evin içinde,gül kurusu,mor,krem rengi,mavi ev dekorasyonunda en sevdiğim renklerden,huzur veriyor bu renkler evi ferah ve aydınlık gösteriyor.

gördüğünüz bu koltuklar sanırım bizim 10 yıllık koltuklarımızdı ve eskiden lacivert renklilerdi,ama zaman ve güneşle renkleri solduğu için bulduğumuz bu kumaşlarla yepyeni bi hal aldılar,kim der bu koltuklar 10 yıllık.
yastıkları renkli tutup ortama sıcak bi hava vermek istedik,duvarlarda yastıkların tonuna uygun olarak gül kurusu renginde boyandı.Ortadaki pufun tasarımı bana ait,bir tek bu puf yeni bu oturma odasında,o puftaki püskülleri nerelerden bulduğuma inanamazsınız :)

Doz'un çeyiz sandığı yine sahnelerde :) evden ayrılacağı günü bekliyor köşesinde sessiz sessiz.

Duvarda gördüğünüz tablolar annemin halası tarafından annem için yapılmış.İpek kumaş üzerine el boyaması tablolar.
Üzerinde kız motifi olan yastığı ise yine annemin teyzesi işlemiş.



Bu gazeteliği annem boyadı,gazeteliğin üzerindeki kızı siz zaten tanıyosunuz ;)


29 Eylül 2010 Çarşamba

Üretici BEN : Yaptığım takılar...

Bu aralar, gerek geçmişe duyduğum özlemle gerek azıcık hüzünlü yazılarımla biraz sıktım seni farkındayım ama geçmişe duyulan özlemde, hüzünde hayatın bi parçası değilmidir sevgili Doz sever,parçasıdır dediğini duyuyor gibiyim ama tabi sürekli böyle hüzünlü,özlemli parçalarla nereye kadar ? Al sana  üretici bi kaç yeni parça,Doz yine bişey yaptı,bakalım gidicek mi hoşuna .

Bu gördüğünüz bileklik 2 kurdele (ki bendeki kurdelenin biri Divan pastanesinden alınmış bi çukulata kutusundan araklamaydı :) 1 kuru çiçek,bir inci,bi kaç ince mumlu ip parçasıyla tarafımdan hazırlanmıştır,ben pek severek takarım kendisini.

Bu küpede biraz emek isteyen ama yapımı zevkli bi küpe tel ve minik boncuklarla elimde örerek yaptım o çiçekleri ve istediğim gibi bi küpe bulunamayınca ,bi gece kıyafeti için bunu yaptım.
yukarda gördüğünüz bileklikde yapma çiçeklerden küpe çivisi geçirmek ve ortalarına minnak inciler yapıştırmak suretiyle yapılmıştır,güzel olmak suretiylede bileğe takılarak gezilmiştir,ne kadar başarılı olduğumun tartışılır olması ise su götürmez bi gerçektir,
-ne diorum ben ?
-Bence sus
-hı hı,bencede sence

Buda deniz kabuklarından yaptığım küpe ve bileklik ,yazın güzel gidiyor,her tür kıyafete kopyalayıp yapıştırıyorum,oluyor sanıyorum ama yanılma payımda yok değil.



Bu şahane şeye teyzemle çeşme sokaklarında gezerken rastladım,ay ne hoş !  ay 30 TL miş de neki bunun maliyeti,ben bunun daaaa güzelini yaparım yeaa , bu materyallerden nerde bulurum ki ,bulurmuyum ki soruları içinde gidip gelirken Teyzoşum sorularıma dayanamamış olcak gidip almış benim için,kurtardı beni çeşmede kolye malzemesi aramaktan Teşekkürler teyzemm :)

Buruk BEN : DEDEM . . .

Sabah ananeme gittim,teyzem ananemi doktora götüreceğinden dedeme bakmam gerekti.Eskiden çocukken dedem bana bakardı,şimdi ben ona bakıyorum arada sırada.Hasta dedem,Alzheimer,Herkesi unutuyor ama bi beni hatırlıyor,bu bana garip bi mutluluk veriyor,annemler eve giderken onları yolcu ediyor bana sendemi gidiyorsunki diyor sen gitme der gibi,Üzülüyorum,zor iş yaşlılık,hiç bi beklentin yok hayattan ve sana hızla yaklaşan ölümün farkındasın yinede nefes aldıkça varsın.
Ben üniversiteyi uzattığım yıllarda,ananemlerde kalmıştım yanlızlıktan bıktığım için ,kapıyı açan biri olmasının,eve yemek kokularıyla girmenin değerini,iki çift laf etmeyi,cevap almanın değerini konuştuğunda,hazır bi sofra bulmayı ve etrafında oturan bikaç insan bulmanın anlamını yanlızlığı yaşamadan anlamak çok zor.Ben insanın zoru yaşamadan başarı elde edemeyeceğini savunanlardanım zira.Üniversiteyi kaloriferli,wirelesslı evimde bitirememiştim,batmıştı rahatlık bi taraflarıma sanırım,ananemin soğuk evinde ,internet cafelerde tez yazarak,sobada ısınmaya çalışarak,ananem ve dedem tartıştığında kulağıma kulaklık takıp finallere çalışarak bitirebilmiştim.Dedemin hastalığı bukadar ileri değildi o zaman ama belirtileri vardı,sabaha karşı 4 onun kalkma ve kahvaltı yapma saatiydi mesela tüm evin ışıklarını açar' Nereden sevdim o zalim kadını' diye bağıra çağıra şarkı söyliyerek kahvaltısını hazırlardı,yalvarırıdım
-'dede nolur derse gidicem azıcık uyuyayım kapat lambaları' derdimde
-'erken kalk kızım' derdi.
Kafama yastık kapatır öyle uyumaya çalışırdım ,ne günlerdi.
Yaşlılığın ne demek olduğunuda o yıllarda anladım.Sizin için öylesine söylenmiş bi sözün onlar için ne kadar anlamlı olduğunuda anladım.Ananem eve dönme saatime yakın arardı,
-'kızım gelicenmi yemeğe,ne yapayım'
-'ya gelirim heralde annane ,takıl kafana göre,yap bişeyler' derdimde
takılırdım arkadaşlarıma filan ders çıkışı orda burda oyalanırdık,eve gittiğimde saat akşam yemeği vaktini çoktan geçmiş olsa bile iki yaşlı insan torunumuz ha geldi ha gelicek derken yememiş olurlardı yemeklerini,sofra öyle kurulu beni bekliyor olurdu,benim öylesine söylediğim gelirim sözü onlar için çok anlamlıydı,ne heycanları vardı ki başka,bizim için yoğun hayatımızın ufacık bi parçası olan 2 dakikalık bi telefon konuşmasının bir yaşlının gününün nerdeyse yarısını mutlu olarak geçirmesine şahit oldum ben.
Yada 'anne ben seni ararım 'dedikten sonra,yoğun işlerden açılması unutulan telefonun yaşlı bi kadının hayatında ne kadar önemli olabileceğini gördüm.Bütün günü evde geçiren yaşlı insanlar için çocuklarının ziyarete gelmesinin verdiği mutluluğa şahit oldum ben.Hayatımın en önemli deneyimlerini ve gözlemlerini okulumu bitirmek ve yanlız olmamak için taşındığım ve sadece 365 gün geçirdiğim,o anneannemin evinde edindim.Okula giderken ben,dedemin balkondan bana el sallayışlarını hatırlıyorum ona baktıkça.Çıkma derdim soğuk,olsun derdi.
Şimdi dedem unutmuş neredeyse herseyi,ananneme soruyor
-'Benim Hanım nerde diye ' :)
ananem burdayım ya işte diyor.İnsanoğlu bu hale gelebiliyor,yaşadığımız her an her güzel şey yanımıza kar kalıyor.Yaşarken pek bi umrumuzda olmuyorda yaşananlar,üzerinden zaman geçip adı 'ANI' olunca nedense pek bi değerli ,pek bi 'BADEM GÖZLÜ' oluyor.
Niye mi anlattım ben bunları ? Bigün bizde yaşlanıcaz DİYE...

28 Eylül 2010 Salı

Mim'li BEN : Kimin yerinde olmak isterim ?

Yine mimlendim,seviyorum sorulara cevap vermeyi,hele yaratıcı,zorlayıcı mimler olursa tadından yenmez benim için.Kimmi mimlemiş ? 'C3MOi' teşekkürler c3moi ...

MİM Konusu :Yerinde olmak istediğiniz bir ünlünün ismini, resmini yayınlayıp neden onun yerinde olmak istediğimizi açıklayoruz.
Biraz düşündüm ,aklıma ilk gelen kişi ANGELİNA JOLIE'ydi.Bende fazla düşünmeyim bunu yazayım dedim.Neden mi istiyosunuz,aşağıdaki fotoğraflarda nedenler çok açık :)
Sen hem dünyanın en güzel kadınlarından biri ol,hem dünyanın en çok kazanan film yıldızı  ol,hem yıllarca  dilediğin gibi yaşa,özgür ruh ol,sonra dünyanın en yakışıklı adamını aşık et kendine,adam terk etsin sevgilisini senin için,gururun okşansın iyice,sonra adam çocuk istesin senden,yap,çocuk da yap,o çılgın hayattan anneliğe uzun atlama yap,ondada başarılı ol,topluma mesaj üstüne mesaj ver,3 çocuk doğur  3 de evlat edin hala anorexsic bi vücuda sahip ol,gram kilo alma hatta doğurdukça kilo ver,anne oldun diye adamın aşkıda bitmesin sana,hala çekici bulsun seni dönüp bakmasın başkasına,ee bunlar yetmezmiş gibi,bide iyilik meleğine soyun,BM iyi niyet elçisi ol,muhtaçlara yardım et.daha ne olsun.DOZ sen olsun :)
MİMlerim ki ;
İllegalsmile , dedimdi ,sihirlieller ve benim mavi kumbaram.

Naftalinli Ben : Nerde Bizim 24 saatimiz ?

Küçük yerleşim yerlerini seviyorum ben,hayatın avuçlarımın içinden kaymadığı,yakalamak için koşmaya gerek kalmayan o küçük şirin yerleri.
İnsanın enerjisini sömürerek besleniyor büyük şehirler,trafik,görsel kirlilik,korna sesleri,bişeylere, biyerlere yetişmek zorunda olan asık yüzlü insanlar,yoruyor beni,tüketiyor enerjimi.
Hayat yavaş aksın istiyorum,zamanım yetsin herşeye,spor yapmak,işe gitmek,kitap okumak,tv izlemek,yazı yazmak,parkda dolaşmak,arkadaşlarımla kahve içmek,eve gelip yemek yapmak,misafir ağırlamak istiyorum.Bunların hepsini annem eskiden 1 günde yaparmış.Şimdi işimizi kolaylaştıran bukadar teknolojik alete sahipken bu nasıl bir ters orantı anlayamıyorum.Zamandan tasarruf sağlayan son model aletler çıktıkça zamanımız daha da azalıyor sanki.Evi süpürge temizliyor,kahveyi makina yapıyor,bulaşığı,çamaşırı makina yıkıyor,alışverişi internetten yapıyor,borçlarımızı internetten ödüyoruz peki biz bu 24 saati nerde harcıyoruz.
Niye böyle yorgunuz,teknoloji sayesinde pek fazla bir işde yapmıyoruz eski yıllardaki gibi,neden herseyi bırakıp küçük yerlere yerleşme hayali kuruyoruz hepimiz.Nedeni bedensel yorgunluğumuz değil,kaosun bizi yavaş yavaş tüketmesi,işyerinde türlü entrikalarla uğraşmak,hep daha iyi olmak zorunda olmak,son model bişeylere sahip olmaya çalışmak,hep birileriyle yarışmaya çalışmak,işi kaybetmemek için patronun gözüne girmek,bir yandan bakımlı güzel kadın,ilgili koca olmaya çalışmak,yoruyor bizi,tüketiyor.Hiç vakit kalmıyor bize,ne yaptığımızı düşünmeye.Eski dostlarla kahve içmeyede vaktimiz yok ama allahtan 'feysbuk'umuz var ,iki fotoraf beğenip,iki yorum yazdıkmı tamamdır,pek bir sosyalleşiriz o zaman,eski günlerin hatırına.
Ben Küçük bakkal dükkanlarını özledim,az katlı avlulu evleri,bisikletle gitmeyi bir yerden bir yere,yolda tanıdıklarıma el sallmayı,balık tutan insanlar görmeyi ve balıkları bekleyen kedileri ,Zehra Teyze 'akşam müsaitseniz annemler size gelicek' demeyi özledim,yılbaşında dansöz çıkıcak diye herkesin Tv başında beklediği günleri özledim ben.Şimdi her yer,hiperr,süperr market,gökdelenler var etrafta güneşi bile saklayan arkasında,her evin 2 ,3 arabası var şimdi,park yeri yok arabalar için,tanıdıklarda yok artık sokaklarda,kapılar kapanıyor komşularla karşılaşmamak için,yılbaşında çıkan dansözlerde umrumuzda değil artık dansözler heryerde . Ve üzgünüm sevgili Zehra Teyze annemler size gelmicek çünkü en sevdiği dizinin sezon finali bugece ve bu dizi sizden çok daha önemli  . . .

27 Eylül 2010 Pazartesi

Sevecen BEN : İNSAN Sevdim ...

Hiç ilk görüşte aşık olmadım ben,çocukken bile.Birine aşık olmam için hep tanımam lazım geldi onu,yada hareketlerini izlemem.Davranışlar aşık etti beni genellikle.Bir mimik,bir gülüş,Bir bakışa bile hayran olabildim.
Yada ruhları sevdim tanıdıktan sonra,iyi ruhları,düşünceli sevecen anlayışlı ,özgür ruhları.
Akan hareketleri sevdim ben hep,tutuk olmayan hareketleri,vücut dilini sevdim,elini kolunu koyacağı yeri bilmeyi sevdim.
Sesiz insanlar ilgimi çekti genelde,merak ettim neden sessiz olduklarını,seslerini nasıl içlerinde tutabildiklerini merak ettim,ben hiç tutamadım çünkü.İzledim onları,anlamak istedim içindekileri,onu sessiz yapan nedenleri bilmek istedim.Kim sessizleştirdi seni demek istedim,nerde saklıyosun düşündüklerini,bak benimkilere hep dışarda demek istedim seninkiler nasıl duruyor içerde.
Arada kaynayanlar ilgimi çekti hep,dışarı fırlayanlar değil.İçlerinde durgun bi deniz gördüm onların,taş atmak istedim bazen denize.Dalgalansın deniz,bulansın istedim.
Görüntüleriyle ilgilenmedim insanların fazla,tabiki biliyordum güzeli,yakışıklıyı.Ama SADECE güzel ve SADECE yakışıklı hiç ilgilendirmedi beni.
- 'Evet hoşmuş' dedim sadece,arkamı dönüp gittim çokça.
Herkes severdi onları zaten,ben sevilmesi zor olanları merak ettim.
Davranışlarının ve ruhlarının , güzel ve yakışıklı kıldığı insanları sevdim.
Ben sanırım İNSAN sevdim ...

Yaratıcı ve Gelenekçi Ben : Ananemin Çeyiz sandığı ...

Birçok genç gibi,Ergenliğe kadar ne olduğumu ne istediğimi bilemeyen ama ergenlikle beraber kendini,kimliğini ne istediğini arayan bi tip oldum.Pek çok şeyde buldum kendimle ilgili,ama hiç kolay bi süreç değildi, hatta baya sancılıydı ergenliğim,kolay bi ruh değildim,sinmezdim sindirilemezdim,öyle hemen kabul edemezdim herşeyi,inanmam ,önce benim sindirmem lazımdı edindiklerimi ve işin asıl zor kısmı karekterimin tam zıttı ve otoriter bi anneye sahip olmamdı,ben ne kadar plansız ve spontansam o ,o kadar plancı programcıydı,ben ne kadar soyutsam o ,o kadar somuttu,ben ne kadar rahatsam o,o kadar panikti,ben ne kadar 'mükemmel diye bişey yoktur'u savunsam  ,o, mükemmelcinin önde gideniydi,siz düşünün artık böyle 2 zıt karekteri aynı evde :) güzel günlerdi,tabi şimdi düşününce,hoş geliyo ama  yaşarken pek hoş olmayan şeylerde geçerdi aramızda,ikimizde doğru bildiklerimizi savunurduk.Ben ergenliğin sancılı ve depremli geçmesinden yanayım zira,depremler yerine oturtuyor taşları,sarsılmak yıkılmak gerekiyor yeniden yapılanmalar için.Zaman geçti,ergenlik geçti,olaylar yaşandı,deneyimler edinildi,hayat törpülemeye çalıştı sivri uçlarımı,başarılı olduğuda oldu olmadığıda,bizde bi ortak yol bulduk sonunda annemle.
Ergenlikten sonra kendimle ilgili edindiğim bilgilerden birisi, 'GELENEKÇİ' bi İnsan olduğumdu.
Toplumları,Geleneklerinin ve Ananelerinin, farklı ve özel kıldığını düşündüm çokça.
Sevdim bizi biz yapan gelenekleri,kaybetmemekten yana oldum hep,bu batılılaşmayı reddetmek değildi hiç benim için,tam tersi batılılaşarak  ama özünü ve değerlerini koruyarak gelişmekti,toplumları diğerlerinde farklı yapan ve ayrıldıkları noktalar gelenekleriydi ve farklılıklarımızı asimile etmek değildi maharet onları güncellemek , belki biraz günümüze uyarlamak ama korumaktı.
Mesela ben hep sevdim Kolonya ikram etmeyi,Türk kahvesi yapmayı,Bayramda ziyaret edilen büyükleri tabi büyüklerin verdiği harçlıkları :)
Aile ziyaretlerini,Kına gecelerini,Özel günlerde büyüklerin elini öpmeyi,utanmayı büyüğün yanında bacak bacak üstüne atarken,babanemin anlattığı hikayeleri,Geline abisinin bağladığı kırmızı kuşağı,annelerin ördükleri dantelleri,Çeyiz sandıklarını.Hep sevdim bunları,bize aitti bunlar,yaşanmışlıklarımızdı,hep olsun istedim,korunsun bunlar,biz bunlarla güzeldik çünkü.Belki fazla geri kafalı ,biraz demode bulucaksınız beni ama böyle düşünüyorum ve  bu geri kafalılıksa, evet sanırım ben biraz geri kafalıyım ,beni kusurlarımla sevin tamam mı.
Alın size güncellenmiş,dönüştürülmüş bi gelenek.
Ananemin 70 Yıllık çeyiz sandığının,benim için boyanmış ve dönüşmüş hali .


 Parası varsa insan gidip yenisini alabilir evet,ama hiç bi yeni şey bu sandık kadar değerli ve anlamlı olmaz bu sandık ananemin 70 yıllık umutlarını,heycanlarını saklıyor içinde,bigün benim umutlarımıda götürecek gittiğim yere,üzerinde boyayan insanın(annemin arkadaşı nehir abla) boyarkenki düşünceleri,ruh hali var onla bu sandık için 3 gün konuştuk,buluştuk ne istediğimi anlattım ona,içininin kaplanması için annemle kumaş aradığımız günün izleri var astarında .Diyeceğim o , ki almak kolay yol,ben elimden geldiğince yapmayı seçiyorum,sizede tavsiye ediyorum ...

26 Eylül 2010 Pazar

MİM'li Ben : Hayatımın Fon Müziği ...

Celly tarafından Mimlenmiş bulunuyorum,ben sanırım bu mim olayını seviyorum,teşekkürler celly...

MİM Konusu :Hayatınıza uygun fon müziği. Fon müziği derken sözlü tabi ama sözleriye değil sadece müziği ile olucak. 3 şarkı seçeceksiniz

1- NANCY SINATRA : Bang Bang (kill-bill soundtrack)

Bayılıyorum bu şarkıya ve bana hissettirdiklerine.Bi aşk ve hissedilen duygular bukadar güzel anlatılır,acı hissettiriyor olması gerekirken bana huzur veririr.Masumdur bu şarkı,saftır...

2-MICHAEL JAKSON : IN THE CLOSET

En kötü ruh halimde bile  beni baştan çıkaran,içimdeki canavarı uyandıran çok sexy bi şarkı.Klibinde
muhteşem kadın NAOMI CAMPELL oynar,hatırlarsınız belki.beni tutmak zor bu şarkıda :)

3-COUNTING CROWS : COLORBLIND (Cruel intensions soundtrack)

Cruel İntentions filminede bayılırım zaten 15 kez izlemişimdir.hatta bu şarkının çaldığı sahneyi salya sümük ağlayarak izlerim hep(romantik biride sayılmam) ki sahne sevişme sahnesidir,bana ne oluyosa :)
Bu şarkı beni ve hayatımın özetini içerir,deniz kıyısında yürürken klibimde var bu şarkıyla tabi hayallerimde  :)

illegalsmile,Üsturupsuz yazar ve niteliksiz adam artık bi MİM'iniz var.tepe tepe kullanın...

ben diyen BEN : Neden Ben ?

Sanırım Bu 'BEN' lere bi açıklama yapmamın vakti geldi.
Ben kelimesi genelde hep Bencillikle özdeşleştirilir ki bence bencillik kötü bişey değildir ,ama benim bencillik tanımım biraz farklı sanırım, bence bencillik kendini sevmektir biraz,biraz düşünmek kendini, ama başkalarının çıkarlarına zarar vermeden,mesela fazla üzmemek kendini, fazla bişeyi dert etmemek. Ben bencillikten sadece bunları anlıyorum ve bu doğrultuda ve sadece benim tanımımla, ben bencil bir insanım.
Ve ben herkesin benim tanımımla biraz bencil olması gerektiğini düşünüyorum ,çünkü  bence biz kendimizi mutlu edemeden,kimseyi mutlu edemeyiz.Siz hiç herkesi aynı anda mutlu etmeyi başarmış insan gördünüzmü ? ben hiç görmedim.bu nedenle önce kendimizi mutlu edelim,değer verelim kendimize,öyle herşeye,herkese üzdürmeyelim kendimizi.
Gelelim postlarımın başlığındaki Ben lere,bu benler sizin tahmin ettiğiniz bencillik benleri değil,bu benler içinde bir sürü ve mood'a göre değişen ruhlar taşıyan bi kızın BEN leri,eminim bir çoğunuz benim gibi bir sürü farklı,renkli,ilginç,sıkıcı,depresif,yaratıcı BEN' ler ve SEN' ler taşıyorsunuz.Size bahsettiğim BEN' ler o anki, o gün ki ruh halimin Benleri.
Felsefik şeyler düşünmeye başladığımdan beri hep rengimin SİYAH olduğunu düşünürdüm, nedenini ise şöyle açıklamıştım kendime, lise yıllarımda , tüm canlı renkleri ;
kırmızıları, morları,yeşilleri ,sarıları,turuncuları ,karıştırınca artık elinde tek bir renk vardır ,SİYAH.Çok renkli tek renk SİYAH ,aynı BEN  gibi.
Hayır hayır aynı SEN gibi...

25 Eylül 2010 Cumartesi

Hayalperest Ben : OYNADIĞIN ROLÜ SEVMEK...

En büyük hayalim  öldüğümde arkamda benden bişeyler öğrenmiş insanlar bırakmak ki asıl hayalim bu insanlardan çok şey öğrenmiş olarak bu dünyayı bırakmak.
Burdan gittiğimde dibine kadar sıkılmış bir diş macunu tüpü gibi olmak istiyorum,bi çok şey yaşamış deneyimlemiş,gözlemlemiş olarak gitmek,herkesin açısından bakabilmek olaylara çünkü o açıların hepsini yaşamak ve anlamak herkesi,herkese hak vermek.
Anlattıklarında anlamak istiyorum herkesi,seni çok iyi anlıyorum bunu bende yaşadım demek.
En çok da rolümün yaşam amacını bulmak ,bu dünyaya katkısını bulmuş olarak gitmek istiyorum çünkü biliyorum her rolün önemli bi amacı var dünya tiyatrosunda, en basit figürandan,esas kıza kadar uzanan çeşitli önemli amaçları var rollerimizin.
Ben gittikten sonra birileri bigün bi kadın vardı desin, yaşlı bi kadın,akıllı bi kadın,genç bi kadın,güzel bi kadın,çirkin bi kadın,aptal bi kadın,yetenekli bi kadın,garip bi kadın desin, nasıl bi kadınsam artık benle karşılaştığı dönemde onu desin,hatırlasın ama, sıfatım her ne haltsa onun için , hatırlasın, o böyle yapardı desin ,bunu bana o vermişti desin,bunu ben ondan öğrendim,yada bunu bana o anlattı,bunu bana o aldı desin yada çok güzel gülerdi çok komik ağlardı beni çok severdi desin,ne derse desin ama desin.
Ait olduğum yere harika deneyimlerle dönmek istiyorum her olay, durum ,sıfat,duygu hakkında bi fikrim olsun istiyorum,sanırım ben herseyi ve herkesi en çokda kendimi merak ediyorum.
Eskiden evlerin ışıklarını izlerdim balkondan,sonra her evin içinden geçen olayları , acıları,mutlulukları tahmin etmeye çalışırdım içimden .sonra derdimki keşke her evde 15 gün yaşasam ve herkesi anlasam ,herkesin yerinde olsam tek tek, onların gözünden görsem izlesem birde, bu büyük tiyatroyu.Kimbilir herkes ne farklı şeyler anlıyor, algılıyor yaşadıklarından.
Bu oynadığım en garip tiyatro ve severek oynadığım bir rol ...

Mutsuz ben : yarın giden sevgilim hakkında...

Biraz önce beraberdik,yanımdaydı ama yarın olmicak yanımda.ve ben ne kadar yanımda olmicanı bilmiyorum henüz.Dün ona biraz kızgın ve kırgındım,ama bugün hallettik aramızdakileri,onla tartışmaya bile bayılıyorum çünkü konuşabiliyoruz,çözüm üretebiliyoruz,ikimizde kendimize dışardan bakıp hatalarımızı kabul edebiliyor olaylara objektif bakabiliyoruz bu , bu ilişkinin en sevdiğim yanlarından biri.Farkında olmadığım yanlarımın farkına varmama yardımcı olduğu için , tartışmaktan,konuşmaktan kaçmadığı için, hatalarını kabul edebilip evet ben yanlış yaptım diyebildiği için Ben ONA BAYILIYORUM ...

24 Eylül 2010 Cuma

MUTSUZ Ben : dünyanın üzerine KUSMAK gelio bugün içimden...

Mutsuzum bugün , yine belli bi nedeni yok ama birleşmiş ufak nedenler topluluğu var. Kızgınım,üzgünüm,kırgınım,kaprisliyim bugün.Şefkat istiyorum ama aradığım yerlerde taze bitmiş şefkat.
Anne olunca anneni daha iyi anlicaksın lafındannefret ediyorum,yapacak bi dolu şeyin varken susmayan,yapacak bi bokun yokken çalmayan telefonlardan nefret ediyorum,her kanalda bin tane saçma salak dizi olmasına rağmen yaşadığım dandik şeyleri 90 dakkalığına unutturacak bi dizi izlemediğim için kendimden nefret ediyorum,yazdan nefret ediyorum defolup gitsin artık ,sıktı,kendini sevdirmeyen pislik kedimden nefret ediyorum,klimanın yapay soğuğundan nefret ediyorum,sadece mutsuzken yazı yazmaktan ,mutluyken yazmayı unutmaktan nefret ediyorum,bu nedenle çoğu yazımın depresif olmasından ,hiç manik yazımın bulunmamasından nefret ediyorum,spor yapamıyor olmaktan nefret ediyorum,başımdaki bu ağrıdan,bu ağrıya sahipken başımı yerinden çıkarıp yere koyup,geri gidip son hızla şut çekememekten de nefret ediyorum.

 Bugün bünyemde mevcut bütün bu  nefretleri dünyanın üzerine kusarak OH be dünya varmış ! demek sonrada, aa dünya yokmuş, kusmuğumda kaybolmuş, tühh çok üzüldüm demek ama içimden kıh kıh kıh diye gülmek istiyorum...

Bence çok da şey istemiyorum.
evet evet çok değil.

23 Eylül 2010 Perşembe

ODAM ve BEN : DİS-Gothic . . .

NOT : LÜTFEN BU POST'U PHILLIP GLASS'DAN THE HOURS-MORNING PASSAGES EŞLİĞİNDE OKUYUNUZ.

Mutlu olduğum,hayal kurduğum,rüya gördüğüm,pek çok kez öldüğüm,kimbilir kaç kez yeniden doğduğum,yeni fikirler doğurduğum,kalbimi çıkarıp attığım,sonra yine aynı yerde bulduğum,acı haberler aldığım,aynı acılarla savaşmayı öğrendiğim,okuduğum,yazdığım,tavanıyla göz göze gelmeye bayıldığım,yerlerine kırpılmış kumaşlar,boncuklar saçtığım,içine kokum sinmiş ODAM,Mabedim,yakında senden ayrılacağım,bunu ikimizde biliyoruz ama duvarlarından sesim ve kokum hiç çıkmicak , sen içine çektin beni , yaşıyorum ben sende ,ben yokken sana gelen herkes bilicek burda nasıl bi kız yaşadığını,sen benim aynamsın,seni seviyorum DİS-Gothic ...

                                                             ... HOŞ GELDİNİZ ...


Pembe-MOR pavyonum ,333 numaralı odam, Gothic Diskoteğim benim . . .

Duvarında,tam yatağımın üstünde Maria Teyze'den armağan,yıllarca çok korktuğum sonra bigün aşık olup bodrumdan çıkartıp tozunu silip başucuma astığım MODİGLİANNİ'nin Meşhur tablosu ALİCE.Alice bilir beni iyi tanır,hep derdim ona,bigün bu odada yangın çıksa ilk kurtaracağım eşyam sensin.



Donkişot,annembabam,hello kitty,örümcekli kadehim ve MİMİ

Bu MİMİ ; Ananemde kaldığım ve okulumu bitirmeye çalıştığım yıllarda ,sıkıntıdan toz bezinden yaptığım mimi,kalbi takma ama aslında harika kızdır,sıkılınca koparıp atsın diye öyle yaptım onu(ben koparıp atamıyorum ya) tek gözüde yok miminin,herseyi görmesin diye öyle yaptım(ben herşeyi görüyorumya)mimi fazlada konuşmaz diktim dudaklarını(ben çok konuşuyorum ya)
SEXY kız mimi,donu ve fuları benim yırtılmış dantel çorabımdan :)




bütün kızlar toplandık : p

çalışmak için yapılmış,ama üzerinde ders dışında herşey yapılmış masam :)
ışığımın aydınlattığı KPSS(kamu personeli s..m seni)kitaplarıda ayrı bi ironi.

bu köşe babanneme ait ve onun korumaları olan 2 kedi 1 ayı ve 1 leyleğe...

Leylek beni getiren leylek vefa borcum var tabi haliyle,gel dedim bakarım sana,şimdi babannemi koruyor odamda.

her yerdesin babannem ...

ayna yine DOZ yapımı, babannemin eski aynasının üstü otrişle kaplanmak sureti ile yapılmıştır


ayna ve mücevher kutum annemin eseri...



disko topum...



 ... GÜLE GÜLE ...

LinkWithin

Related Posts with Thumbnails